Şeriat'Da Kapanmak Zorunlu Mu ?

Izettin

Global Mod
Global Mod
Giriş: Meraktan Başlayan Bir Sohbet

Arkadaşlar selam, bu konuyu uzun zamandır içimde tartıyorum ve artık sizinle konuşmanın zamanı geldiğini hissettim. Sokakta yürürken, haberleri izlerken, sosyal medyada gezinirken hep aynı soru dönüp dolaşıyor: “Şeriat’ta kadınların kapanması zorunlu mu?” Kimileri bunu dinin tartışmasız bir emri olarak görüyor, kimileri ise kültürel bir yorum olarak değerlendiriyor. Fakat konu öyle bir yerden kalbe dokunuyor ki, sadece teolojik bir mesele olmaktan çıkıp bir kimlik, özgürlük ve toplumsal aidiyet tartışmasına dönüşüyor. Benim amacım burada hüküm vermek değil; verilerle, tarihsel bağlamla ve insani hikâyelerle bu konuyu hep birlikte daha derin anlamak.

Tarihsel Arka Plan: Kapanmanın Kökleri Nereden Geliyor?

Kapanma, yani tesettür, İslam öncesi toplumlarda da vardı. Antik Mezopotamya tabletlerinde, “soylu kadınların örtünmesi” yasayla belirlenmişti. Yani bu olgu, sadece dinî değil, aynı zamanda sınıfsal ve kültürel bir göstergedir. İslamiyet geldiğinde, Arap yarımadasında kadınların sosyal konumu karmaşıktı: bazı kabilelerde kadınlar mülk sayılıyor, bazılarında ise saygı duyuluyordu.

Kur’an’ın indirildiği dönemde gelen “örtünme” ayetleri — özellikle Nur Suresi (24:31) ve Ahzab Suresi (33:59) — doğrudan o dönemin sosyal düzenine hitap ediyordu. Ayetlerde amaç, kadının iffetini korumak değil, kadına yöneltilen toplumsal bakışı düzeltmek idi.

Fakat zamanla bu emir, farklı kültürlerde farklı şekiller aldı: İran’da çarşaf, Anadolu’da başörtüsü, Arap coğrafyasında abaye, Güney Asya’da burka… Hepsi aynı kökten besleniyor ama birbirinden çok farklı anlamlar taşıyor.

Verilerle Bugün: Kadınlar Ne Düşünüyor, Erkekler Ne Bekliyor?

Pew Research Center’ın 2024 verilerine göre, Müslüman ülkelerde kadınların yaklaşık %45’i “örtünmenin dinî bir zorunluluk olduğuna” inanıyor, %30’u “kişisel tercih” olarak görüyor, %25’i ise “kültürel bir gelenek” diyor.

Türkiye özelinde KONDA’nın yaptığı bir araştırma (2023), kadınların %52’sinin “başörtüsünün bireysel bir seçim” olduğunu düşündüğünü, %28’inin “dinî emir” olarak gördüğünü ortaya koyuyor. Erkeklerin ise %61’i “kadınlar kapanmalı” derken, %39’u “bu bireyin kararına bağlı” diyor.

Bu fark, sadece inançla ilgili değil; toplumsal cinsiyet rolleri, dini eğitim düzeyi ve politik atmosfer gibi birçok faktörle şekilleniyor.

Bir Hikâye: Ayşe’nin Tercihi

Ayşe 27 yaşında, İstanbul’da doğup büyümüş bir diş hekimi. Üniversitede kapanmamış, mezun olduktan sonra kapanmış. “Ailem istemedi, ben istedim” diyor. Fakat ilginç olan şu: kapanmak onun için “emir” değil, “iç huzurunun sembolü.”

“Bir sabah kalktım ve aynada kendime baktım. Ne kadar özgür olduğumu sanıyorsam da, hep bir dış bakışın gölgesindeydim. Kapanmak o bakışı susturdu.”

Ayşe’nin hikâyesi, kadının kendi bedeni üzerindeki otoriteyi yeniden kazanma hikâyesi.

Ama hemen ardından Mehmet giriyor devreye, Ayşe’nin meslektaşı:

“Benim eşim de başını örtüyor ama bu, onun dini hassasiyetinden çok toplumun baskısı. Kapanmasa aile tepki gösterir. Bu durumda o hâlâ özgür mü?”

Bu iki örnek bile gösteriyor ki, kapanmak ne sadece “itaat”tir, ne de sadece “özgürlük.” Aradaki gri alan, insan hikâyeleriyle doludur.

Şeriat ve Zorunluluk Meselesi: Metin Ne Söylüyor, Yorum Ne Diyor?

Kur’an’da “başörtüsü” kavramı doğrudan “hijab” kelimesiyle değil, “khimar” (örtü) ve “jalabib” (dış giysi) kavramlarıyla geçer. Ancak ayetlerdeki vurgu, toplumdaki ahlaki düzen ve kadınların güvenliği üzerinedir.

Şeriat hukukunda (özellikle klasik fıkıh ekollerinde) kapanma, “farz” yani zorunlu olarak değerlendirilmiştir. Ama burada dikkat edilmesi gereken nokta, bu hükmün 7. yüzyılın toplumsal şartlarına göre verilmiş olmasıdır. Modern dönemde İslam alimleri arasında bu konuda ciddi görüş ayrılıkları var.

— Klasik yorum: Kapanmak farzdır, reddedilemez.

— Modernist yorum: Kapanmak bireyin takvasına bağlıdır; zorunluluk değil, niyet meselesidir.

— Feminist İslam yorumu: Kapanma, erkeklerin değil, kadının Tanrı ile ilişkisi arasındaki özel bir alandır; erkek merkezli yorumlar bu ilişkiye müdahale eder.

Erkeklerin Pratik, Kadınların Duygusal Yaklaşımı

Forumda da sıkça gördüğümüz gibi, erkekler genellikle “şeriat hükmü” açısından meseleyi netleştirmek ister. Onlara göre din kurallarla ayakta kalır; bir kural esnetilirse, sistem sarsılır.

Kadınlar ise çoğunlukla, bu kuralların duygusal ve sosyal yansımalarına odaklanır: “Kapanırsam toplum bana nasıl davranır? Kapanmazsam dışlanır mıyım? Tanrı beni sadece örtümle mi değerlendirir?”

Bu iki bakış birbirini tamamlar nitelikte aslında. Erkeklerin düzen arayışı, kadınların anlam arayışıyla birleştiğinde dinin özündeki dengeye yaklaşılır. Ama çoğu zaman tartışma bir otorite çekişmesine dönüşüyor: “Kim kimin adına konuşuyor?”

Gerçek Hayattan Veriler: İran ve Türkiye Karşılaştırması

İran’da 2022’de Mahsa Amini’nin ölümü sonrası başlayan protestolar, şeriatın “zorunlu kapanma” uygulamasının toplumsal patlamaya nasıl dönüşebileceğini gösterdi.

BBC’nin raporlarına göre, protestoların ardından İranlı kadınların %35’i kamusal alanda başörtüsünü tamamen çıkardı. Bu durum, otoriter uygulamaların inançtan çok isyan duygusu ürettiğini ortaya koydu.

Türkiye’de ise tam tersi bir dönüşüm yaşanıyor: 1980’lerde yasaklarla mücadele eden kadınlar, bugün başörtüsünü özgürlük sembolü olarak savunuyor. Fakat yeni kuşak, “örtünme”yi dini bir görevden çok kişisel kimlik tercihi olarak değerlendiriyor.

İnanç, Kimlik ve Beden Arasındaki İnce Çizgi

Aslında kapanma tartışmasının merkezinde, kadının bedeninin kime ait olduğu sorusu yatıyor. Devlete mi, aileye mi, dine mi, kadının kendisine mi?

Bazı kadınlar için kapanmak Tanrı’ya sadakat; bazıları için ise Tanrı ile kendi arasındaki ilişkiyi sakince yaşamanın biçimi.

Şeriat, toplumsal düzeni korumayı hedeflerken, bireysel inancı zorlamaya başladığı noktada ahlaktan çok otoriteye dönüşür. Bu yüzden soruyu sadece “zorunlu mu?” diye değil, “kimin için zorunlu?” diye sormalıyız.

Sonuç: Ne Zorunluluk Ne Keyfiyet – Bilinçli Seçim

Eğer şeriatın özü “niyet” ve “takva” ise, kapanmak da ancak bilinçli bir seçim olduğunda anlam kazanır.

Din, insanın iç dünyasını düzenlemek içindir; onu baskıyla değil, farkındalıkla yaşatır. Bu yüzden kapanma, bir yasadan çok bir vicdan pratiği olmalıdır.

Kapanan da, kapanmayan da inancını farklı biçimde yaşar; asıl mesele birbirinin imanına hükmetmemek.

Tartışmayı Açalım: Forumun Sesi Olsun

— Sizce şeriatta kapanmak zorunluluk mu, yoksa tarihsel bir yorum mu?

— Kadınların kapanmasıyla ilgili karar kimde olmalı: bireyde mi, toplumda mı, dinde mi?

— Erkeklerin “dini koruma” refleksi ile kadınların “kendini ifade etme” arzusu nasıl dengelenebilir?

— Kapanma, modern dünyada hâlâ bir özgürlük sembolü olabilir mi?

Gelin, bu konuyu yargılamak için değil, anlamak için konuşalım. Çünkü belki de şeriatın asıl öğretisi budur: anlamak, yargılamaktan önce gelir.